22.11.2010

başlıyoruz

Bir gün hiç tanımadığım bir kediye sırf bana benziyor diye oturdum hayatımı anlattım. Ya da buna benzer bir şey oldu diyelim. O zaman fark ettim ki asıl derdim anlatmaktı. Belki de "Kolayca gülümsüyordum ve bu gülümseme beni uzaklaştırıyor gibiydi," zira konuştukça kediden uzaklaşmıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse ben de onun pek umrunda değildim.

Defter tutanlara özenip de sol eli ve dağınık aklıyla bunu bir türlü beceremeyen bir yazar adayının iç ve dış'ı birleştirme çabasıdır bu blog.

İsmi lazım olmayan kedi ise gelecek satırlarda bir daha anılmayacaktır.
Fotoğraf: Simon Howden

1 yorum: