sınıfta başka başka ülkelerden gelmiş, yaşları 20-35 arasında değişen bir grup çocuğuz aslında. öbür sosyal rollerimiz bir yana, ana dilini kullanmayı öğrenen jean pierre junior'dan pek farkımız yok. hatta o yılların getireceği kaygılardan uzakta, çok daha rahat ifade ediyordur kendini. henüz birbirimizi tam olarak tanımaya, duygularımızı tanımlamaya yetmiyor dağarcığımız. yanlış anlaşılmalara, çift anlam tuzaklarına açığız. o yüzden belki de ana dilimizi konuşan kimseye göstermediğimiz takdir edilesi bir hoşgörü, dinleme ve anlama çabası gösteriyoruz birbirimize.
bir yandan bu çocukluk halini seviyorum. "boş bir levha"ya her gün yeni bir desen çizmenin heyecanı. anlaşılınca duyulan sevinç. bazen de yoruluyorum. sabırsızlanıyorum. fikirler ağzımdan süzülüversin istiyorum. an geliyor sözcüksüz, dilsiz gibi hissediyorum. kimsenin seni anlamadığı bir dünyaya düşsen, çevrendeki herkes konuşsa, gülse, sen de bir şey demek istesen ama diyemesen, dilsizden ne farkın kalır?
daha kötüsü de var tabii. derdini kendi dilinde bile anlatamamak, karşındakinin ifadesizliği.
Görsel: zirconicusso
yaaaaaaa çok canım çekti ben de istiyorum dil kursu!
YanıtlaSil