25.11.2010

havalar nasıl olursa olsun

Yaz uçarı, bahar âşık. Sonbahar melankolik, kış depresif. Pazartesi sendromlu, pazar akşamları sıkıntılı. Cuma neşeli, çarşamba yorgun.

Paris'te güneş yüzü görmek için daha aylarca beklemek lazım, diyordu geçen gün biri. Ne sıkıcı! Ömrü ayları bekleyerek geçecek. Düşük suratlıların koyu renkli giysileri caddeleri sarıyordu. Bunlar pazartesi sabahları uyanıp cumayı ipinden tutar, çekmeye başlarlar. Sarı yaprak görünce hüzünlenir, çiçekli ağaç görünce aşkı ararlar. Ama aşk öyle gelmez. Hayat da beklemekle geçmez.

Dün spor okulu mezunu olduğunu öğrendiğim uzun boylu sıra arkadaşım, her gün Saint-Michel'den Raspail'a yaklaşık yirmi dakikalık bir yürüyüş yaptığımı öğrenince pek şaşırdı. Niye metroya binmiyor muşum? Bunu söyleyenin bir sporcu olması da beni şaşırttı. Yürümekten keyif alıyorum, dedim, değişik şeyler görüyorum, düşünüyorum yürürken. Ama hava soğuk! İyi giyiniyorum, dedim ben de. Başka ne diyebilirsin?

Yemek tuzlu, kahve acı, metro dolu. Trafik sorunlu, hayat zor, kış uykulu. Dudaklar hep bükülü. Gökyüzünün Koyu gri bir bulut tabakasıyla kaplı olduğunu bugün eve girmeden biraz önce fark ettim. Oysa bütün gün dışarıdaydım. Şehrin üstünü örtmüş, birazdan aşağıya inecek gibi. İçime baktım, sıkıldı mı diye. Yok.

Hayatımın en yoğun sonbaharlarından biri. En fark ettiğim. Çırağan yolundan dershaneye yürürken bakardım ağaçlara, yapraklara yıllar önce. Sonra ne olmuş? Binalara, taşıtlara tıkılmışız. Yürümeyi bilmeyen insan havadan ne anlasın? Montparnasse Bulvarı'ndan geçiyordum, iki hafta önceydi, meşhur Paris ayazı yüzümdeydi. Yaza kadar ısınmayacak ellerim cebimde, adımlarım hızlı giderken sanki başımın üstünden bir şey geçti. bir şey değil, bir şeyler. Bir sürü yaprak! Dalların arasında sağa sola uçuşuyorlardı. Durdum izledim. Ah sonbahar duygusalı olmadan, içimi kahvelere sarmadan, yaprak gibi hafif, gülümsedim.

Herkesin derdi başka tabii, kedinin bile. Suçu havalara, günlere yüklemeden de dert sahibi olabilirsiniz. Etrafta bu kadar mutsuz var, siz mi olamayacaksınız? Yeter ki isteyin, pekâlâ başarırsınız.
Deniz Yalım Kadıoğlu
Görsel: Simon Howden

1 yorum:

  1. cok ama cok güzel olmus. blogun bana ilhan veriyor Deniz. eline saglik.

    YanıtlaSil