1.12.2010

bu sabah aynada kimi gördüm bir bilsen...

red kit ne güzel giderdi her bölümün sonunda, atlayıp dül dül'üne, arkasına bakmadan. o, kasabadan uzaklaşırken içimde bir burukluk kalırdı. niye burulursun ki, adam kötüleri yakalamış işte, kasaba halkı mesut, rin tin tin desen zaten kendi dünyasında... sonradan anladım, çocuk kalbimle kendimi kasabalının yerine koyuyordum. şimdi red kit kim bilir nerelerde ne maceralar yaşayacaktı. bense burada, çölün ortasındaki kuş uçmaz kervan geçmez kasabada, rüzgarın bile bir yere savuramadığı küçük, rutin hayatıma devam edecektim. red kit beni bir daha hiç düşünmeyecekti. bu haksızlıktı!



bu sabah evden çıkmadan aynaya bakıyordum, bir de ne göreyim, red kit! şapkasını çıkardı, tam bir centilmen gibi eğildi ve gözlerini gözlerimden ayırmadan elimi öptü. sonra da beni empatiye davet etti. böyle hoş bir daveti kim geri çevirebilir, tabii ki kabul ettim. böylece ilk defa kendimi onun yerine koydum. onunla birlikte tüm filmlerin, dizilerin ve çizgi romanların kahramanı da ben olmuştum. içimde tarifsiz bir hafiflik vardı. sanki önemli bir cinayeti aydınlatmış, rehineleri kurtarmış ya da kasabaya dadanan iflah olmaz soyguncuları yakalamıştım. önemli bir ameliyatı başarıyla gerçekleştirmiş ve günün sonunda yorgun ama mutlu, eldivenlerimi çıkarıyordum.

o zaman anladım. bir zamandır çözemediğim, aklımı kurcalayan her ne ise bitmişti, çözülmüştü ve bana ıslık çalarak uzaklaşmak düşüyordu. atımın üzerinde, batan güneşe doğru, sakin... sevgili red kit üşenmemiş, vahşi batı'dan paris'e bana bunu göstermeye gelmişti. gerçek kahramanlar için her günün bir başka maceraya açıldığını... ve hayatın o kadar da karmaşık olmadığını! ne kadar teşekkür etsem azdı. gerçi edemezdim, başımı çevirdiğimde her zamanki gibi, çoktan gitmişti.

peki bu ziyareti neye borçluyum?

senenin son otuz günü... dünden beri geçen ayları düşünüyorum. ben değiştikçe değişen çevremi, hayatıma girenleri, yarı yola gelmeden vedalaştıklarımı, edindiğim yeni alışkanlıkları, arkadaşları, içeride ve dışarıda yaşananları...  aralık ayını olabildiğince bunlara yoğunlaşarak, sindirerek geçirmeye karar vermiştim. derken bu sabah red kit'le karşılaştık! önümüzdeki günlerde eve kim bilir kimler gelecek? kapım açık, heyecanla bekliyorum.

şimdiden söyleyeyim, ben bu seneyi ve her günü, hayat akıp giderken dükkan açıp kapayan kasabalının hüznüyle değil, atımın üzerinde, gün batımına şarkılar söyleyerek bitirmeyi planlıyorum. gerçek bir kahraman gibi.
ya sen?
Deniz Yalım Kadıoğlu
 * video: pat woods - poor lonesome cowboy (lucky luke theme)

6 yorum:

  1. sen zaten red kitsin ki! ne zaman görsem gün batımına doğru yeni maceralara yelken açıyorsun, biz zavallı kasabalılar da arkadan bakakalıyoruz :)

    YanıtlaSil
  2. bilmem ki.. bazı bazı rin tin tin'e de yakın hissetmiyor değilim kendimi :o)

    YanıtlaSil
  3. kapı açık dursun geliorum..

    YanıtlaSil
  4. Red kiti hala hatırlayıp özlediğine göre değişmemişsin:) Bence hala red kitin bu kadar yaşanandan sonra çekip gitmesine şaşırıyor ve kızıyorsun bu arada. Kızdığın bu red kit gibi mi oluyorum yoksa her gidişimde diye düşünüyor musun hiç?

    YanıtlaSil
  5. sevgili "adsız",okuduklarımızı yorumlamamızda yaşantımızın rolünü yadsıyamayız, değil mi? öyle ki bazen yazara sorduğumuz bir soruyu aslında kendimize sorarız..
    biraz önce başka biri gibi yeniden okudum. satır aralarında bile red kit'e duyulan bir kızgınlık hissetmedim. bilmiyorum yolun yine buraya düşer mi ama sen bu yazının neresindesin, merak ettim :)

    YanıtlaSil