15.04.2011

akıllı radyolar ve savaşçı ozanlar

Her şey Deezer'ın "akıllı radyosu"yla başladı. Yogadan çıkmıştım, tam Loreena McKennitt havasındaydım. Sevdiğin şeyin benzerlerini bulma dürtüsü tuhaf gerçekten. Bu dürtü herhalde birçoğumuzda mevcut ki, merakımızı yenelim diye "Bunu sevdiysen bir de şunlar var" ya da "Bunu beğenenler bunu da beğendi," linkleri icat edilmiş. Akıllı radyolar da bizi yormadan, oturduğumuz yerden kaldırmadan sevdiğimiz bir sanatçıyla benzer türde müzik yapanları karşımıza getiriyor. Aşk için böyle bir şey nasıl olurdu acaba? "Sen şimdi bu adama/kadına körkütük aşıksın ya, bak şunları da sevebilirsin. Hayır yani aklında bulunsun..." Neyse konuyu dağıtmayalım.
 
Loreena ve benzerleri bir bir odama girerken aşağıdaki parça başladı ve bir anda tüylerim diken diken oldu. Lütfen siz de yüksek sesle dinleyiniz:



Bu tür müzikler bana Orta Çağ salonlarında kuğu gibi süzülen kabarık etekleri, lüleli perukları ve gözü kara şövalyeleri anımsatır. Taşımanın ayrı bir yetenek gerektirdiği o giysilere özendiğimi de saklayacak değilim. Ama Estampie'yi duyunca rüzgara kapılan bir tüy ya da kendini suya bırakan bir yaprak canlandı gözümün önünde. "Bırak artık," diyordu sanki, "akan güne bırak kendini!" Kırlardan, bayırlardan kopup gelmiş bir gezgin orkestra gibi içimden geçiverdi Estampie.

Sonra küçük bir araştırmayla gördüm ki, 1985 yılında kurulan Alman müzik grubuna ismini veren "estampie" (estampida, istampitta, stampida) sözcüğü aslında Orta Çağ'dan kalma bir müzik ve dans türüymüş. Güney Fransa'nın Oksitanya bölgesinde başlayan ve engizisyonla biten ömrünü, sözcüğün kökeninde yatan "vurgu, baskı" sözcüklerinin dans ile ilişkisini, dönemin çalgıcı ozanları "troubadour"ların saraylarda saygıyla karşılanan ve önemli bir müzik birikimine sahip sanatçılar olmanın yanında ellerinde kılıç savaşlara katıldığını da bu okumalar sırasında öğrendim.

Grubun canlı performansını görmek isterseniz aşağıdaki video merakınızı bir nebze olsun giderecektir:


Parisli Jean de Grouch, estampie'nin hem çalgıcıyı hem de dinleyiciyi içine alan ve zenginleri kötü düşüncelerden arındıran bir müzik türü olduğunu söylemiş. Kötü düşüncelerim gitti mi kaldı mı bilemem ama hepsini değilse de çoğu parçasını sevdiğim Estampie'yi dinlerken içim, birazdan gerçekleşecek hoş bir muziceyi bekler gibi kıpır kıpır. Normalde dinlediğim müzik türleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu parçalarda bulduğum ya da beni bulan bir şey olmalı.

Belki son bir yılda gezdiğim şatolardan içime düşen Orta Çağ ruhudur, kendilerini hayali bir sevgiliye adayan şövalyelerin şansonları ya da gezgin şarkıcıların aşk öyküleridir bir şarkının izini sürerek buralara kadar gelmemin nedeni. Hayatın sunduğu izleri takip etmek gerek, değil mi?

Grubun berrak sesi Sigrid Hausen,
nam-ı diğer Syrah

Keyifle okuduğum aşağıdaki kaynaklar aklınızdaki birçok sorunun yanıtını verecektir:
Enis Gümüş'ün "Orta Çağ Avrupa'sında Gezgin Şarkıcılık Geleneği" başlıklı yazısı >>
Wherearethevelvets'in Istampitta başlıklı yazısı>>
Meraklısı için Estampie grubunun resmi sitesi >>
Yukarıdaki  fotoğrafın sanatçısı: nuchylee

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder