3.06.2011

yoga güncesi 02 / dersimiz: şimdi!


imdiki zamanı terk etmeyin... Nefes alıp verişinize odaklanın, vücudunuzda oluşan değişimleri gözlemleyin. Şu anda kalın." Deniyorum ama yine de an geliyor, aklım yazdığım ve yazmadığım bir cümleye, eve dönünce yapılacaklara, o gün sabahın beşinde neden uyandığıma takılıyor. Yaptığımız nefes egzersizi düşüncelerimin monologa dönüşmesine olanak vermese de, sözcükler içimde parça parça uçuşuyor. Sandrine'i duydukça toparlanıp nefesimi dinlemeye kaldığım yerden devam ediyorum. Yumuşak adımlarla aramızda dolaşıyor. Kolları ve bacakları yarı açık, elleri yukarı bakar biçimde salonda sırt üstü yatan (savasana) sekiz bedenin aklını "şimdi"de tutmaya çalışıyor.

Defalarca tekrarlıyor. "Şu anda kalın..." Tatlı sesinin rehberliğine ihtiyacımız var.

"Şimdi"de olmak. Sokakta yürürken örneğin; yaprakların sesini, üç metre ötedeki arabanın açılan kapısını, arkanda yürüyen birinin cebindeki bozuk para sesini duyabilmek. Zihninde uçuşan düşünceleri değil, an'ı görmek, dinlemek. Öğrenilebilir mi? Evet. Bir zamanlar hepimiz biliyorduk, yalnızca unuttuk...
Fotoğraf: markuso

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder