10.06.2012

regarde le ciel!*


Ben bu basamakları çıkarken yaşlı bir adam da iniyordu. Üzerinde açık kahverengi bir palto, düzgün bir kumaş pantolon, görmüş geçirmiş ayakkabılar ve kucağında kocaman, pembe bir buket. Gül ya da karanfil değil ama neydi, bilemeyeceğim. Çiçekleri ancak öykülerde tanıyor, öykülerde yaşatabiliyorum.

İşte öyküsü yazılacak bir amca, dedim içimden. Kış renkleri arasında pembesiyle geziyor. Romantik bir buluşma? Aman hasta ziyareti olmasın! Belki de karısının toprağına... Hepsi bir anda geçti aklımdan. Bu arada kır saçlı ensesi çoktan merdiveni bitirmiş, gözden kaybolmuştu. Birkaç adım daha atınca solumdaki duvarı gördüm. Okuyunca sevinip baktım, mavi. Ben bir o açıdan, bir bu açıdan fotoğraf çekerken yukarıdan gelenler de durup okudular. Bazısı başını kaldırıp baktı, bazısı bakmadan geçip gitti. Acaba yazıyı o amca mı yazdı?
*Gökyüzüne bak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder