23.07.2012

köpükten baloncuklar


Görücüye çıktığımız zamanlar vardır. Bazılarımız için bu, hayatın her anıdır. İçimizi, dışımızı, becerdiklerimizi ve beceremediklerimizi sergileriz. Bakarlar. Kimisi sonsuz iyi niyetle, çabayı takdir edip kusuru hoşgörerek, sıcak. Kimisi her baktığında bir kusur arayarak, kem gözünü kırpmadan, dik dik.

Bizi sevsinler isteriz. Bizi beğensinler. Övsünler, hayran kalsınlar, kendileriyle kıyaslasınlar. Belki azıcık da kıskansınlar. Hep iyi davransınlar bize, pohpohlasınlar. Kıyafetimizden aklımıza her şeyimiz güzel olsun. Özel olsun. Özelliğimizi fark etsinler. Nadide bir çiçek gibi salınalım, el üstünde tutsunlar, kırılacak bir eşya gibi özenle tutup aldıkları yere bıraksınlar. Sarsınlar bizi, sarmalasınlar. O sargılarımızın içine kimsecikler girmesin. Kimse girip de bizi kıramasın, incitemesin. Paket kağıtlarımızı sivri tırnaklarıyla parçalayamasınlar. Güvenimizi sarsmasınlar, zaaflarımıza yaklaşmasınlar.

Oysa yoga dengeden bahseder. "İçin," der, "dışarıya tarafsız olsun." Övgüye ve yergiye, inceliğe ve kabalığa, iyiye ve kötüye eşit mesafede durmanı öğütler. "Bugün ne kadar güzelsin!" ile "Berbat görünüyorsun!" karşısında hislerin değişmez. Senin için "Muhteşem!" de birdir, "Rezalet!" de. Sakindir suların, bunlarla kabarmazsın. "Bunu bana nasıl yapar?" diye bir şey geçmez aklından, olanlar senden bağımsız ve sana dokunmadan önünde akıp gitmektedir artık. Yalnızca durur, bakarsın.

Bu yüzdendir kendini sakınmaman. İnsanlardan korkmazsın. Camdan fanuslara, kırılacak eşya etiketlerine, hassasiyet duvarlarına ihtiyacın yoktur. Bununla da kalmazsın üstelik. O gözlerin ardındaki korkuyu, acıyı, iç kirini daha ilk anda görür, şefkatle dolarsın. Eline bir kova su alıp içlerini yıkayasın gelir. Öfkelerine aldırmadan onları kucaklamak ve "Üzülme, her şey yoluna girecek," demek istersin.

Bazen de saldırganının karşısında oturur, sessizce gülümsersin. Eskiden olsa seni incitecek, küstürecek sözcüklerin havada köpükten baloncuklar gibi süzülmesini izlersin. Baloncuk yere değince patlar, sen
gülümsemeye devam edersin.

Bu yazı derKi'de yayımlandı.
Fotoğraf: sakhom38 FreeDigitalPhotos.net

11 yorum:

  1. Dediğin gibi olsun diyelim, karşıdan gelenler birer balon köpüğü olup patlasınlar yerlerde. Ancak kendime karşı çaresiz kalıyorum çoğu zaman.
    İçimdeki ses diyor ki; "Onun arabası var, senin niye yok?" Bende diyorum "Onun imkanı var, senin yok." Peki diyor içimdeki ses; "O kız neden seni seçmedi?" Diyorum bende sakince "Çünkü onu beğendi". İçimdeki ses daha da büyüyor; "Senin ne eksiğin vardı ki ondan?" Bende elimden geldiğince sakin olmaya çalışarak "Çünkü onun arabası vardı" diyorum.
    Sürekli sorular soruyor içimdeki çocuk. Çatışmalarımı durduramıyorum.. :(

    YanıtlaSil
  2. Erhan, sana emin olduğum tek bir şey söyleyebilirim. İnsan bakış açısını, düşünme biçimini değiştirebilir. Yıllar önce yaşadığım bir olayın ardından kendi kendime şöyle demiştim: Değişken sensin. Şu dünyada her şey herkesin başına gelebilir, olayları farklılaştıran içerikleri değil, bizim onları algılayış biçimimizdir. Bahsettiğin durumda örneğin, kendini bir başkasıyla kıyaslamamayı öğrenebilirsin. Bunu kendine öğretebilirsin. Belki o zaman, bugün çaresizlik olarak adlandırdığın şeylerin aslında gerçek bile olmadığını göreceksin. Ya da benim şu an tahmin edemediğim bambaşka bir şey fark edeceksin. İçindeki çocuğu ise susturma, ona direnme. Her dediğine hak vermek zorunda değilsin elbet ama onu dinlemeyi de ihmal etme. Sana tüm bunları içim çok ferah söylüyorum çünkü kendimden biliyorum... Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  3. Cok cok cok dogru ve cok cok güzel bir yazi. Nasil da bana iyi geldi bugün, denk geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim, denk gelmesine ayrıca sevindim. sevgiler :-)

      Sil
  4. Sonunda yogaya başlayacağım sayende! :) Bu tarz bir arınmaya ihtiyacım var...

    YanıtlaSil
  5. Sol altta "bir kişi tam şu anda, burada" yazıyor. O kişi benim he he he:)))
    Değişim çok zor...Bir yandan değişmek için yanıp tutuşup bir yandan da değişime direniyorum. çoğu cümlemin sonunda noktayı koymadan önce hep bir "ama" beliriyor..."Ama"lar azalıyor zamanla ama (bak yine ama geldi) farkındalığımın artmasından mı yaşlanmaktan mı bilemiyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bazen 2-3 kişi oluyor, nasıl merak ediyorum, bir pencere olsa da tık tık'lasam, selamlasam keşke gelen gideni, nası istiyorum:)
      büyük konuşmak istemem ama sanki direnmeyi bırakıp olanı -ne varsa- kabullenince başlıyor her şey. bir yandan değişime direnen yanını kabullenmek, onunla savaşmak yerine ona "anne şefkatiyle" yaklaşmak. öbür yandan değişmek için yanıp tutuşan, "hadi, hadi!" diyen yanını da aynı şefkatle kucaklamak, sakinleştirmek. belki de ikisini kucakladığın anlardır farkındalık anların, kim bilir:)

      Sil
  6. Yalnizca durup bakmak zor... Kendini sakinmamak zor. Cok cins insanlar var Deniz'cim, otomatik olarak uzaklasiyorum ben. Kafayi bos seylere takmisligim da cok, Farkinda olsam da, bir bakiyorum gunluk kosturmacalar esnasinda yapivermisim yine. Iste boyleee...
    Kirk firin ekmek veya daha cok yoga icin motivasyon lazim!

    Sevil ben, bu arada.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın, zor. Ama biliyor musun, bu yazının ilham kaynağı tam da öyle bir olay. Normalde küseceğim, sinirleneceğim halde yalnızca durup baktığımı gördüm. "Bunu bana nasıl yapar?" derdim normalde, oysa bu kez ortada bir ben bile yoktu. Bana ulaşamamıştı ki! Kendimi izliyordum o anda, onu ve havada süzülen köpükten baloncukları.

      Yoga için en güzel motivasyon ise yoganın hayatın her anında olması değil mi:)

      Sil