27.11.2010

rüyada / bakın sayın bilim adamı bey...

fotoğraftaki d.'yi bulunuz...
geçmişteki bir olayı yeniden canlandırmam gerekiyormuş. bu, bir 23 nisan günü, üzerimde minik sarı elbisem ve başımda papatyalarla çorlu cumhuriyet meydanında şiir okuduğum gün olabilir. kürsüye boyum yetmemişti, dengesiz, teneke bir kutunun üzerine çıkarmışlardı beni ve böylece hayatımda bana uzatılan ilk mikrofondan çorlu halkına seslenmiştim: "ben buydan düşeyim!"

neyse ne diyordum, açık renkli bir ayakkabıya ihtiyacım vardı ve bütün ayakkabılarım paris'te kalmıştı. gerçi rüyanın devamında bunun sorun olmayacağını anladım.

geçmişteki bir olayı yeniden canlandırmak ne demek? boy ve hacim olarak o günkü haline dönmen demek. döneceksin ki, anlaşılmasın. anlamasınlar aslında otuz birinde bir kadın olduğunu. sen altı yaşında küçük bir kız çocuğusun. her şey mantıklı, iyi de nasıl küçüleceğim gibi bir derdim yok. adamlar bulmuş nasıl olsa, sorgulamak bana mı düşer? küçülürüz problem değil. "ama," diyorum, "bir dakika.."

"fotoğraf çekilecek mi?"
"çekilecek tabii ki d. hanım, yoksa tüm bunların ne anlamı var?"
"ya bakışlar?"
"anlayamadım?"
"bakışlar diyorum, sayın bedenimi altı yaş haline çevirecek bilim adamı. bakışlarımı küçültemezsiniz ki."
"bahsettiğiniz gözlerinizse, yüzünüzle birlikte tabii ki onlar da.."
"hayır sayın bilim adamı, boyut küçülmesi değil, anlamsal küçülme demek istediğim. üç sene önceki fotoğraflarımda bile aynı değil bakışlarım. yaşanan, öğrenilen, kazanılan ve yitirilen her şeyde bakışlar da değişiyor. bunu, diyorum, altı yaşındaki bir kız çocuğunun gözlerinden nasıl sileceksiniz?"

gözlük camlarını hohlayarak silerken, yüzüme bile bakmadan karşılık veriyor.
"bunu bize bırakın d. hanım, fotoğraflar üzerinde gerekli düzeltmeleri yapabilecek elemanlarımız var."
"bakın adam bey, siz teknik insanların tasasızlıklarına bayılmıyor değilim. ama sivilce kapatmaydı, göbek yok etmeydi tamam da, fotoğraf üzerinde bakışlarla oynanması, fikir aşamasında bile tüylerimi ürpertiyor doğrusu."

o sırada odaya babam giriyor. ikna olmazlığımı gözlerimden anlamış, beni oradan çıkarmaya gelmiş. rüya bitiyor.
Deniz Yalım Kadıoğlu

3 yorum:

  1. 30 sene mahzende yatmis sarapla, yeni imal edilmis sarap arasinda fark var mi acaba? Bilim adamlari arada gecen zaman efektini de mi sarabin tadina katabilecekler yakinda? Tarihi yasamadan, mahzende sarabin gecirdigi iklim degisiklerini hesaplayarak, dunya da yasanan kargasalari, savaslari hesaba katarak tadi mukemmellestirmek mumkun mu acaba?
    Sorarim...
    Saol Deniz:)

    YanıtlaSil
  2. çok güzel bir yazı ve resim. hatırlattı bana o günleri:)

    YanıtlaSil