20.12.2010

kumdan kaleler

Kumdan bir kale düşün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, düşmanlara karşı hendekler kazmışsın. Yalnız öyle bir yere inşa etmişsin ki bu kaleyi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları dolup taşıyor, sonra da heybetli surların tuzlu damlacıklar arasında erimeye başlıyor.

Sense elinde küçük plastik bir kova, sahilden taşıdığın kumlarla surları onarmaya çalışıyorsun. Yaptığın yamalar bir sonraki dalga darbesiyle çirkin şekiller alıyor.

O plastik kovayla habire koşturup duruyorsun. Kan, ter ve panik içinde!

O kadar odaklanmışsın ki "onarmaya", bu yıkımın artık kontrolünde olmadığını göremiyorsun.

Oysa bir dursan, durup da yukarıdan baksan kaleye, çamura dönmüş surlara ve dalgalara, onarmaya harcadığın süre içinde yepyeni bir kale inşa edebileceğini göreceksin. Denizin biraz ötesinde, taze bir başlangıç yapabilirdin.

Birçoğumuz için yaşam, denizle kum arasında böyle koşarak geçiyor. Alışmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız şehre, her fırsatta ne kadar da sevmediğimizi söylediğimiz işimize, bir yere gitmediğini bildiğimiz ilişkimize, gittiği yerin bizi mutlu etmeyeceğinden emin olduğumuz hayatımıza, canımızın her türlü sıkıntısına. Düşlerimizin asla gerçekleşmeyecek olmasına.

Alışmaya çalışırken inciniyoruz. incinen yerlerimize günlük yamalar dikiyoruz. Ertesi gün sökülüyor yamalarımız, yara bere içinde, delik deşik, yorgun argın evimize dönüyoruz. "Dayanmak zorundayım," diyoruz. her şeyi bırakıp bir düşün peşinden gitmenin bir lüks, şımarıklık, çocukluk olduğuna inanıyoruz. Öyle ki utanıyoruz da bazen, gitme düşlerimizden. Kimselere diyemiyoruz. Kaygılarımızdan, hırslarımızdan, yıllarca çalışıp kazandığımız sıfatlardan vazgeçemiyoruz. Elimizde bir kova oradan oraya koşuyor, verdiğimiz molaları şikayet ederek geçiriyoruz.

Gün bitimlerinde sokaklardan bitkin yüzler geçiyor. Sormuyoruz. Bu yüzlerden biri benim mi?

Sormuyoruz. Sürekli onarmaya çalışmak yerine yıkıp yeniden başlasam, daha iyi gelmez mi?

Çok geç olmadan sormalı artık: Hayatımdaki bazı kumdan kaleler, denize karışmayı çoktan hak etmedi mi?
Fotoğraf: Jon Whiles

1 yorum:

  1. Yeni yılda yıkılmaya mahkum kumdan kalenin peşini bırakmalı belki... Özellikle de hayatta tek kumdan kale değil onlarcasını onarmaya çalışıyorsak... Zihin açıcı olmuş... Efervesan kıvamında, baloncuk baloncuk.

    YanıtlaSil