24.01.2011

oynar mısın?

tam yatacaktım, radyo babylon'da çalmaya başladı: the temptations, my girl! günü bitirmek için güzel, haftaya başlamak için şahane. birkaç gündür ne zaman yazıya otursam  radyo babylon'u açıyorum. internetten dinlenebilmesi, cazdan afrika müziklerine ve görülen o ki my girl'e uzanan geniş, renkli bir yelpaze sunmaları hoşuma gitti. twitter'da -artık olmadığım- biri yazmıştı, sanki bir arkadaşının senin için şarkılar çalması gibi, diye. öyle gerçekten. bu arada geçen pazar arabada giderken arkadaşım a. radyoda bir sonraki şarkı senin olsun, demişti. laf lafı açarken unuttuk sonra, benim şarkı da kaynadı. daha dün hatırladım. kim bilir neydi...


neyse ne diyorduk, şarkı çalmaya başladı. dedim ki sonra, yatmadan önce neden oturup da bir şeyler yazmayayım? böylece buz gibi kronenbourg ve ben, perdesiz pencerenin önüne, paris'te birçok apartmanın sahip olduğu, her dairenin öbürüne baktığı bahçenin karşısına oturduk. buraya her otuşumda içimden karşı pencere'yi yeniden izlemek gelir. elimdeki işler bitsin, söz oturup izleyeceğim. ferzan özpetek filmleriyle ilgili bir başka hayalim ise kaş'ta basit ama güzel mutfaklı bir evimizin olması, uzun tahta masamızda arkadaşlarla saatlerce süren yemekler yememizdir. kimin kiminle konuştuğu belli olmayan ama aynı zamanda herkesin herkesle konuştuğu, masanın kırıntı, marul parçacıkları, şarap lekeleri ve çeşitli keyif izleriyle dolduğu saatler. bu da uzaklık sızısı olarak bir köşeye yazılsın.


aslında bugün aklımda başka bir şarkı vardı. bugün demişken, bir ilki gerçekleştirdim ve monceau parkı'nda koştum. yarısı tempolu yürüyüşten oluşan yarım saat, hayatında koşmamış biri için hiç fena değil. hava ayaz mı ayaz, ellerim poların içindeydi ve park seksen dahil her yaştan "yaşayan" insanla doluydu. sol bacak kasım azıcık çekmeye başlayınca tıpış tıpış eve döndüm ama pek de yorulmadım. bir şehri yürümenin verdiği dayanıklılık, alışkanlık diyelim. bir şehri yürümek... bu konuda başka zaman yazarım.

neydi sahi, başka şarkı... benimle oynar mısın?
aslında bu gece aklımda şu soru vardı: "peki sana oynamasam, ben hep neysem o olsam, yine de oynar mısın benimle?" işte bu soruya gözü kapalı "evet!" diyebilmek üzerine yazacaktım, eğer uykum gelmeseydi.
Fotoğraf: Karen Shaw

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder