14.04.2012

blog öyküleri 01 ~ kar yumurtalarının lezzet yolculuğu

Blog yazmak çoğu kişi için bir tutku, dünyayı keşfetmenin, kendine tanık olmanın ya da kendini var etmenin bir yolu. denize sıfır'da bundan böyle blogların, blog yazarlarının öyküleri de olacak. Maksat başka hayatlara ilham olsun, tutkular paylaşılsın, çoğalsın...

Snoweggs'i diğer birçok yemek blogundan ayıran temel nokta nedir diyecek olursanız, yazarının farkındalığı, derim. Yalnızca yemek yapmıyor blog yazarı, yaşadığı anı, çevresini gözlemliyor, hepsini harmanlayıp önce yemeğine, sonra da bloguna katıyor. Doğruya doğru, tariflerin hiçbirini denemedim, belki tembelliğimden. Ama bir yemek tarifi okumaktan da hiç bu kadar keyif almadım!

Yolculuk dergisine hazırladığım "Blog Arkası" köşesi için Oytun Koçlar Abut ile aşağıdaki röportajı yaptığımızda Snoweggs ikinci yaşını kutluyordu. Sene 2011, aylardan Mart'tı...








“KAR YUMURTALARININ LEZZET YOLCULUĞU”


“Kayboluyoruz; günün içinde, şehrin içinde, evrenin içinde, kendi içimizde sürekli bir yerlere dağılıyoruz, bilerek ya da bilmeden savurup duruyoruz parçalarımızı. Kafamız neredeyse her an dağınık, dolayısıyla okuduğumuz ve hatta deyim yerindeyse yalayıp yuttuğumuz 'öğretiler'le sahip olmak istediğimiz bıçak gibi keskin bir dikkat, anı yaşama, farkındalık gibi nitelikler sadece yazılarda kalıyor. Saf mutluluk, özgürlük ise bize bambaşka bir evrenden el sallıyor arada bir…”

Yukarıdaki satırlar devam edecek, sakin bir ırmak gibi sürükleyecek okurunu ve bir yemek tarifine, “ballı havuç çorbası”na götürecek. Bir an için anı yaşayacak okur, satır aralarından toplayacak merakını, yalnızca üç beş malzemeden ve bardak-kaşık ölçülerinden ibaret olmayacak o yemek. Mutfakta, buhar sıcaklığında karıştırırken çorbasını, blog sahibinin içinden, kaleminden dökülenler de dökülecek tenceresine. Ya da incinen yerlerine, şifa niyetine.

Ballı ve baharatlı kek, biberiyeli tavuk, Frenk üzümlü ve böğürtlenli sorbet, yerfıstığı ezmeli şekerleme… Gelelim “kar yumurtaları”nın öyküsüne!

Blog yazmaya nasıl başladınız?
2009 yılının Mart ayında başladı Snoweggs ile yolculuk. Özel amaçlardan, beklentilerden ve incelikle düşünülmüş tüm kurgulardan bağımsızca çıkageldi, her ânı bir bebek misali bitmek tükenmek bilmez bir merakla yaşayan, “anbean keşfetmek” adeta hayatının biricik amacı olan bir ruhun yansıması oluverdi.

O dönemde işten ayrılmıştım ve dolayısıyla “zaman” denilen şeye sahiptim, hem de bolca. İyi yemek yemeyi, lezzetin her halini keşfetmeyi, mutfakta zaman geçirmeyi seviyordum. Tüm bunlara görsel anlamda bir şeyler yaratma tutkum ve dijital evrene olan yakınlığım da eklenince ortaya Snoweggs çıkıverdi.

“Snoweggs” ne demek?
Yayımlandığı ilk günlerde pek çok kişi Snoweggs’in anlamını ve nereden geldiğini merak etti. İsmini Fransızca “Oeufs à la Neige”den (öf ala nej) aldı, namı diğer “snow eggs”, namı diğer diğer “kar yumurtaları”. Mereng’lerin kardan yumurtalara benzediği ve Créme Anglaise (light custard) sosunun içinde yüzdüğü bir tatlı.

Yemeğin, mutfağın hayatınızdaki yeri...
Yemek, hem tüketmek hem de üretmek anlamında benim için hobiden çok öte ancak hobiden öte derken şunu da belirtmek isterim, yemek yapmayı ticari bir boyuta taşımayı pek düşünmüyorum. Sağlıklı beslenmek, yemekleri doğru tekniklerle pişirmek, sebzeyi meyveyi mevsiminde tüketmek... E tabii ara sıra da kaçamaklar ve yaramazlıklar yapmak. Bu bakımdan hem yaşamak için yiyorum hem de yemek için yaşıyorum diyebilirim.

Tarifleriniz daha ismiyle insanda merak uyandırıyor. Kaynağınız nedir?
Genellikle yabancı dergi, gazete, blog gibi kaynaklardan, zaman zaman yabancı yemek kitaplarından faydalanıyorum. Tarifleri uyguladığım kaynakların ortak noktası içeriklerine gözü kapalı güven duyabilmem, örneğin The Guardian gazetesinin yemek bölümü ve yemek editörleri.

Fotoğraflar oldukça profesyonel görünüyor. Bu konuda bir eğitim aldınız mı?
Çok teşekkürler, fotoğraflar beğenilince çok mutlu oluyorum, zira o kadar zor beğeniyorum ve hatta beğenmiyorum ki. Üniversitede “Görsel Antropoloji ve Belgeleme” konulu uygulamalı bir dersimiz vardı. Onun dışında bu konuda hiçbir eğitim görmedim. Sanırım pek çok konuda olduğu gibi fotoğraf çekerken de sezgisel davranıyorum.

Blog yazarı olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
Öncelikle kilomu! Neyse ki şimdi yeniden eskisi gibiyim. Artık pişirdiğim ne kadar yaramaz şey varsa genellikle hemen eşe dosta gönderiyorum. Blog yazarken çok şey keşfettim, sanırım en çok da kendimi. Fotoğraf çekmeye, yeniden yazı yazmaya başladım, tüm bunlar hayatımda ki pek çok şeyi olumlu anlamda tetikledi diyebilirim.

Bugüne kadar yazdıklarınız arasında en sevdiğiniz?
Her birinde kendimden o kadar çok parça var ki “şudur” diyebilmek gerçekten güç. Ancak “Ballı Havuç Çorbası” başlıklı yazımın bendeki yeri daha farklı…


Notlar:
Yazıda kullanılan fotoğraflar blog yazarı Oytun Koçlar Abut tarafından çekildi.
Röportajın tamamını Yolculuk dergisinde okuyabilirsiniz >>

Geçmiş doğum günün kutlu olsun Snoweggs!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder