11.05.2012

aramızdaymış

Meğer Aziz Nesin aramızdaymış. Dün adını anarak başladığım yazının ardından bugün Açık Radyo'nun yeni programıyla karşılaşmak ne güzel tesadüf oldu. "Tesadüf diye bir şey yoktur, çekirge." O zaman buna ne diyeyim, bilemedim. Ama programı çok sevdim.

Her pazartesi saat 19:00'da, Açık Dergi'de bir tiyatro sanatçısı Aziz Nesin'in öykülerini seslendiriyor. İlk programda seslendirmeyi oyunculuğunu ve duruşunu çok sevdiğim biri yapmış. Sevgili Genco Erkal'ın sahneye koyduğu, Aziz Nesin’in öykü, şiir, oyun, masal, taşlama ve köşe yazılarından derlediği “Nereye Gidiyoruz?” adlı tek kişilik oyundan Sultan Palamut masalını dinlemek isterseniz ~ şöyle buyurun.

Laf aramızda küçükken radyodaki tiyatro saatlerini kaçırmazdım. Bir de televizyondaki bir çocuk programını. Tatlı bir genç kız elindeki kitabı bir yandan tüm kahramanlarını ayrı ayrı seslendirerek okur, bir yandan da hareket ve mimikleriyle olanı biteni canlandırırdı. Kostümsüz, makyajsız, bir başka okuyucu/oyuncu olmadan, odanın içinde, tek başına. Öyle de güzel yapardı ki ben de ona özenir, odama çekilip kapıları kapar, elimde örneğin Define Adası, yüksek sesle, tonlaya tonlaya okumaya çalışırdım. Sahi kimdi o kız, programın adı neydi hatırlayan, bilen var mıdır?

Not: Semih Poroy'un yukarıdaki çizimi Nesin Vakfı'nın fotoğraf albümünden alındı. Bayram günleri Çatalca'daki köyümüze giderken vakfın önünden geçerdik. Babam her seferinde "Bak, burası Nesin Vakfı," derdi. Derdi de, neden bir kere de durup içine girmedik? Sahi Çorlu-Çatalca arası taş çatlasa bir buçuk saat süren yol niye o kadar uzun gelirdi? Kurban Bayramı'nın yaza denk geldiği zamanlarda, arabanın arka koltuğunda sigara dumanından ve sıcaktan bayılmış iki kız çocuğu, birbirimizin kucağında bir oraya bir buraya yamularak, bayramlıklarımızı buruştura buruştura yolculuk ederdik. Hatıralar, hatıralar...
Nesin Vakfı'na ulaşmak için >>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder