Ekim ayında Yolculuk dergisinde çok şahane bir köşeye başladım.
Öneri, sevgili editörümüz Berna'dan geldi. Her sayıda bir hayvanı işleyecek, doğal yaşamdan mitolojiye, sanattan günlük konuşmalara kadar o hayvanın dünyamızdaki yerinden bahsedecektim. Köşenin fotoğrafları ise hem ülkemizin sayılı doğa fotoğrafçılarından biri hem de derginin görsel yönetmeni olan Faruk Akbaş'a ait olacaktı.
Köşenin ismini çok düşündüm. Hangi hayvanı konu edersek edelim amacım, onun etiyle-sütüyle-sırtında taşıdığı yüküyle insana hizmet etmek ya da insanı eğlendirmek için değil, yaşamak için bu dünyada olduğunu anlatabimekti. Senin benim gibi bir "can" olarak. En sonunda Ortak Yaşam'da karar kıldım. Ne de olsa hepimiz ortağıyız bu dünyanın, yaşamın.
Ve başladık... Aslında ilk, filleri yazdım. Yakında o sayfaları da paylaşırım. Şimdiki heyecanımı bağışlasın fil kardeşler. Neredeyse on dört yıldır kediyle yaşayan biri olarak kediler üzerine belki bir yazı yazmışımdır, o kadar. Oysa bakıyorum da hayatımın yarısı onu izlemek, beslemek ve sevmekle geçmiş.
Bir kediyle aynı evi paylaşanlar, paylaşmayı düşünenler, kedi sevenler ve sevmeyenler: Bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Algılarızda yeni pencereler açacaktır, en azından "Ayy nankör şey!" derken bir kez daha düşüneceksinizdir.
Yazıya buradan ulaşabilirsiniz >>
Kedili ve neşeli günler dilerim :-)
Ya da gobeginde kedi patisi ;) sevgiylekal
YanıtlaSiloff hem de nasıl:) sevgiler!
Sil